Fransa'nın Rönesansla Köprüsü:Fouquet

Fouquet, çalışmalarıyla Fransız Uluslararası Gotik ve İtalyan Erken Rönesans’ı arasında bir köprü olan 15. yüzyılın en iyi Fransız ressamıdır. 1420 yılında Fransa’nın Tours şehrinde doğmuştur. 15. yüzyılın en ünlü altar pano, elyazması, minyatür ve portre ressamıdır.

 

Sanatçının en bilinen eserlerinden olan  “Charles VII Portresi” portre sanatı için dikkat çekici bir örnektir. Fouquet’nin “Papa Eugenius IV Portresi”, “Bir Saatler Kitabı”, Etienne Chevalier için, Melun Diptych olarak bilinen sunak parçası ve Antiquities Judaiques -Fouquet’nin ismini taşıyan tek eser- de dahil olmak üzere birçok minyatür, panel resmi ve el yazması bulunmaktadır. Fransa’nın İtalya’ya giden ve Erken İtalyan Rönesans’ını öğrenen ilk sanatçısıdır. Fouquet’nin hayatının, belge yetersizliği nedeniyle kronolojik olarak yorumlanması zordur, ancak çeşitli araştırmaların bir araya gelmesiyle Fouquet’nin hayatı hakkında bilgi sahibi olunabilmektedir. Hayatı hakkında çok az bilginin olduğu sanatçının yaşamıyla ilgili bilinen en kesin bilgi 1447’den önce İtalya’da olduğudur. Bu bilgiye ise Papa Eugue’nin Portresinin 1447’deki ölümünden önce Roma’da yapıldığı ve Minevra Klisesi’ne koydurulduğundan ulaşılabilmektedir.Fouquet’nin nerede ve nasıl eğitildiği bilinmemekle birlikte, Paris’teki Bedford ustasının stüdyosunda veya Bourges’de Limbourg kardeşlerin yanında eğitim almış olabileceği düşünülmektedir. Nerede eğitim almış olursa olsun sanatçının eserleri Gotik bir etki taşımaktadır. Fransa’ya Rönesans sanatını getiren ilk ressamdır ve Papa Eugenius IV Portresini yapmasıyla ressam olarak tanınmaya başlamıştır.

 

 

Fouquet’nin sanat hayatı; İtalya’daki tecrübelerine rağmen, eserlerinin temelinde Fransız Gotik sanat geleneklerine dayanmaktadır. Fouquet, İtalya’dan Erken Rönesans sanatçılarının öncülük ettiği yeni süslemeli motifleri getirmenin yanı sıra, Fransa’da alışılmamış olan üç boyutlu mekan ve ışığın mekan içindeki oyunu algısını eserlerine getirmiştir. İtalya’da doğrusal perspektifi öğrenmiş, ancak bu keşiflerinin yanı sıra gerçekçilik beğenisi de değişmemiştir. Fouquet’nin eserlerinde temiz bir işçilik, karakterizasyon ve detaycılık görülmektedir. Fransa’nın ilk primitif sanatçısı olarak da bilinir. Tours’daki ve Paris’teki binaları tablolarına geçirmiştir ve gündelik yaşamı, iç mekânın samimi atmosferini ve manzaraların kuş bakışı görünüşünü tasvir etmiştir.İtalya seyahatinden sonra Fransa’ya dönmüş, eserlerinde Fransız düşüncesini tamamıyla korumuştur.

 

Fouquet Roma’dayken Masaccio, FraAngelico, Piero Della Francesca gibi ressamların eserlerini birinci elden incelemiştir. Fouquet eserlerini yaparken yeni gelişmelerin de farkındadır çağdaşı Hollanda sanatçıları takip etmiştir. Jan Van Eyck, Robert Campin, Petrus Christus’u incelemiş analitik gerçekçiliği taklit etmiştir. Ancak, portrenin canlı ve hassas biçimde yorumlanmasının yanı sıra, yuvarlak hacimler ve anıtsal bir otorite ile ilgili bir kaygısı vardır, kariyeri boyunca onun karakteristiği haline gelmiş büyük Fransız Gotik heykel geleneği portrelerinde yer alır.

 

Sanatçı 15.yüzyıl başlarında Fransız sanatının temelini oluşturmaktadır. İtalya seyahati boyunca öğrendiği Toscana tarzı ve Van Eyck’ın etkisi eserlerinde görülmektedir. Fouquet İtalya’dan döndükten sora Tours’da kendi atölyesini açmıştır. Bunun üzerine Fransa’nın birçok soylusundan sipariş almıştır ve bu siparişler sanatçıya büyük bir ün getirmiştir. Daha sonra Agnes Sorel’in himayesine girmiştir. Burada Charles VII’nin Portesini yapmıştır.  Bu dönemde Fransa İngiltere arasında 100 yıl savaşları ortaya çıkmasından sanatçının bu dönem eserlerinde savaşın etkisi görülmektedir. 1450’ye gelindiğinde alışılmadık bir biçimde küçük ve farklı bir tarzda boyanmış, kendi otoportresini yapmıştır. Bu portre aynı zamanda batı sanatında hayatta kalan en eski tek kişilik portrelerden biridir.  Fransız ressamın ilk otoportresi olan bu eser Fransa’da yeni bir İtalyan tekniğinin ilk örneklerinden biridir.

 

Minyatürlerin çoğu Chantilly’de toplanmıştır ve Kırk Fouquet denen diziyi meydana getirmektedir. Soylu beylerle Mutsuz hanımların halleri adlı minyatürleri de bu dönemden kalmadır. Charles VII ölünce Louis XI’in tezhipçisi ve minyatürcüsü olmuş ve 1460’a doğru Fransa yargıcı Guillaume Juveneldes Ursins’in portresini yapmıştır. 1461’de Kral Charles 7’nin ölümüyle kralın cenazesi için maske hazırlamıştır ve kralın ölümünden sonra on yıl saray ressamı olamamıştır. Kral Charles’ın ardından başa geçen Kral Loui ile birlikte tekrar saray ressamı olan sanatçı en başarılı dönemini yaşamıştır. 1467 yılında Kral Loui Saint Micheal’ın Fouqeut tarafından resminin yapılmasını emretmiştir. Sanatçının buradaki başarısının ardından  Fouquet bir kez daha saray ressamı olmuş ve daha büyük bir atölyeye geçmiştir. 

 

Fouquet Fransız Sarayından olan Leydi Agnes Sorel’in resmini yapmıştır. Potrede Agnes Sorel Bakire Meryem olarak gösterilmiştir, klasik Meryem pozu içinde bir göğsü açıkta bırakılarak kurtuluş sütünü sunar. Fouquet, bu portresini, pahalı olmayan toprak renklerinden, kahverengi, siyah, Sienna, sarı kehribar, beyaz bir smidgen ve kırmızı bir çizgi ile sınırlı bir palet kullanarak yapmış ve bu renkleri genellikle eskiz amaçlı kullanılmıştır.

Bu resim Melun Diptiği içinde ön taslak olabileceği düşünülmektedir. Agnes Sorel bu resimden kısa bir süre sonra zehirlenerek ölmüştür. Agnes Sorel’in ölümünün ardından Fouquet’in hamilliğini Etienne Chevalier yapmıştır. Sanatçı 1450 ve 1460 yılları arasında aristokrat Etien Chevalier için birçok eser üretmiştir. 1450 ve 1460 yılları arasında Boccaio’ nun iki tane el yazmasını süslemiş bunlar; On The Fates of Famous Men ve On Famous Womandır.

Etien Chevalier için yaptığı en önemli eser  Saatlerin Kitabı’dır. 60 sayfa olan kitabın her sayfası minyatürle süslenmiştir. Bu elyazmalarının parçalanmış sayfaları farklı müzelerde bulunmaktadır. Aynı dönem Ethien Chevalier doğduğu şehirde bulunan Notre Dame Melun Katederali’nin altar panosu için Fouqet’e sipariş vermiştir. Melun İkilisi “The Melun Diptych” ismi ile anılan iki kapaklı panonun sağ kanadını oluşturan eser, sıra dışı görünümü ile sanat tarihçilerde farklı yorumlara sebep olmuştur.  Eser, Fransa’nın Melun şehrindeki Collégiale Notre-Dame de Melun kilisesi için tasarlandığından ismini şehirden alır. Jean Fouqet Fransız resminin başta gelen ustalarındandır. Aslında minyatür geleneğine sahip olan sanatçı, Kuzey Avrupa, Flândra ve İtalya sanatını yakından incelemiştir.

 

Bu incelemelerin ardından sanatçının üslubunda, kompozisyon ve biçim anlayışın ­da bir değişiklik görülmektedir, insan vücudunun ölçülerindeki değişik­likler sade biçimlere dönüş ve anatomik değerlere yöneliş ile minyatür üslubundan uzaklaşır. İtalyan resim sanatının bilimsel perspektif ve anatomi kurallarını ve figür ve nesneleri hacimli yansıtma yöntemlerini öğrenmiştir. Sanatçı bununla birlikte Fransız gotik sanatının geleneklerini bırakmamış, İtalyan Rönesans sanatının yeni teknikleriyle resim yaparken, figürleri Fransız gotik sanatının soğuk heykelsi figürleri olmuştur.

İtalyan Rönesans’ından bir yüzyıl sonra başlayan Fransız Rönesans’ı, İtalyan sanatından öğrendikleri yanı sıra kendi malı olan, geleneksel Gotik zevkini de sürdürmüştür. Fransız monarşisinin Ortaçağ üstünlüğü, yeni stile kuvvetle karşı koymuştur.

Yazar: Duygu GENÇER